Çanakkale'nin Yerini Değiştirmek Gerekir

-
Aa
+
a
a
a

Sayın okurlar, böyle bir prestij (!) projesine karşı olan üç dört kişiden (!) biri olarak bu konuda biraz daha yazmak istiyorum.

Yineliyorum III. Boğaz köprüsü inşası ne sadece Arnavutköy’ün, ne de İstanbul’un sorunudur. Bu bir mantık sorunudur ve bu nedenle Malatya’nın da, Konya’nın da, Erzurum’un da sorunudur. Sorunun gerçek tanımı, Türk toplumunun sorun olarak algıladığı konuyu çözme yönteminin, sorunun kaynağını ve gerekçelerini ortadan kaldırmak yerine, günlük, kısa vadeli önlem olduğunu sandığı eylemleri tercih etmesidir. İşte bu nedenle, bugün İstanbul’da III. köprünün çözüm olduğuna inanırsak, yarın Çanakkale milli parkını, öbür gün Çoruh nehrini, daha sonra Munzur vadisini benzeri bir gerekçe ile tamamen kaybedeceğiz. Köprüden öte, bu mantığa ulusça karşı olmak zorundayız. (Bu son cümlede “Yazdığına kendin inandın mı?” diye sormayın.)

Şimdi, geçen yazımda belirttiğim ve hemen kabul edeceğiniz muhteşem önerilerime geçmeden, sanırım artık yeniden ısıtılarak önümüze koyulacağı belli olan Çanakkale boğaz ve İzmit körfez geçişlerinin de anlamsızlığına değineceğim. Sonraki haftalarda ise öneri sırası gelecek.

Yolu kısaltmıyor, zamanı azaltmıyor

Sayın okurlar, bildiğim kadarı ile Taksim civarını çıkış noktası alırsanız İstanbul-Çanakkale (Eceabat) arası 332 km’dir. Eceabat’tan eğer şehir hatları arabalı vapuruna binerseniz taş çatlasa 45 dk, Eğer 4 km daha gidip Kilitbahir’den dolmuş motoruna (artık pek motorlukları kalmadı ama) 7 dk civarında Çanakkale’desiniz. 332 km mesafeyi tamamen yasal sınırlar içinde, yani en çok 90 km ile gitseniz Eceabat veya Kilitbahir’e varmanız 4 saati bulmaz. Çanakkale’nin fiziksel konumu nedeni ile köprüyü Eceabat-Kilitbahir arası bir
noktada yapmak zorundasınız. Başka yere yapacaksanız bir anlamı olmaz. (Sanırım zaten o civar düşünülüyor.) Ama oraya yaparsanız da eğer amacınız İstanbul çıkış-İzmir yönü varışlı trafiği Çanakkale güzergahına almaksa bir işe yaramaz. Çünkü yukarıda belirttiğim 4 saatlik yolculuğu bu köprü değiştirmez.

Bu güzergahta asıl zaman kaybı sadece yaz aylarında cuma ve pazar günleri Mahmutbey-Tekirdağ arasında yaşanıyor. Yani asıl sorun Çanakkale’den kilometrelerce uzakta. O köprüyü Kilitbahir’e yapmaz, daha kuzey ve güneye yapmaya kalkarsanız bırakın boğazda havada geçilecek mesafeyi, bu kez şehirde oturanların işine yaramaz. Ayrıca Çanakkale ve Eceabat kurulum yapısı nedeni ile motor veya arabalı vapuru kullanırsanız doğrudan her iki tarafta şehrin içine girersiniz. Oysa köprüyü yaparsanız her iki tarafta 90 derece yukarı çıkıp aşağı inmeniz söz konusu olamayacağından yine çevre yolundan dolanıp azımsanmayacak bir zamanı yitireceksiniz. Kısaca bu köprü fiziksel olarak şehirler arası güzergahta zaman tasarrufu hiç sağlamaz, şehir içinde tamamen tartışmaya açık bir zamanlama söz konusu olabilir. Geriye iki gerekçe kalıyor:

Yol açısından tasarruf sağlamasa da o kadar çok geçiş kuyruğu oluyor ki, Eceabat veya Çanakkale’de izdiham yaşanıyor vapur beklemek için, onu önler denebilir. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu izdiham yılda kaç gün, hangi gerekçe ile yaşanıyor. Bu izdihama Çanakkale halkı neden olmuyor. Çünkü Çanakkale, İstanbul boğazı gibi iki yakaya eşit dağılmış bir yerleşim değil. Bu nedenle yerli halk ve araç hareketi az. Bu izdihama sadece yaz aylarında hafta sonlarında ve meşhur tatilleri kaynak yapma dönemlerimizde, tek taraflı olarak transit geçecek araçlar yol açıyor. Tamam, onları boş ver ama Gelibolu yarımadasında oturanlar özellikle fırtınalı günlerde seferler aksayınca ne yapsın, denilebilir. Ben işim ve o yöreyi çok sevdiğim için yıllardır yaz-kış gider gelirim. Kış aylarında dalgaya rastladım ama seferin durduğunu görmedim. Sadece zaman zaman haberlerde dinledim.

Sadece yapana para kazandırır

Sayın okurlar, insaf edin ve meteorolojiden sorun, yılda kaç gün o trafik durmuş diye. Bu kadarcık gün için köprü yapmaya değer mi? O köprüye harcanacak paranın çok ama çok azına alın araç taşıyan hızlı deniz taşıtlarından bitsin bu iş. Aslında almaya bile gerek yok. Her işte yap işlet devret diyoruz. Verin boğaz geçiş hakkını bir kuruluşa. Koyun kıstasları, en geç her 15 dk ara ile hareket edilecek, XYZ gücünde fırtınada dahi güvenli ulaşım yapacak, bir seferde A sayısında araç, B sayısında
insan taşıyacak, en az C hızında gidecek deniz taşıtlarını çalıştırmak zorundasın, gelir senin olsun dersiniz bu iş biter. Doğal olarak tekel olmayı engellemek için mevcut motor ulaşımı ve denizyolları da şu anki sefer sayılarını koruyacak maddesi eklersiniz.

Sayın okurlar bakın, çevreden, doğadan, tarihten bahsetmiyorum. Sadece fiziksel anlamsızlıktan bahsediyorum. İnanmayan gider, bakar, mesafeyi ölçer, karayollarından, denizyollarından durumu öğrenir. Çanakkale boğaz köprüsü hiçbir anlam taşımaz. Sadece yapana para kazandırır. Bunun tersini söyleyenin yukarıdaki yazdıklarımın fiziksel olarak aksini kanıtlaması gerekir. Kanıtlayamazlar. Çünkü aksini kanıtlayabilmek için Çanakkale’nin yerini değiştirmeleri gerekir. Ve şimdi düşünün, fiziksel olarak anlamı olmayacak bu iş için çevre yolları ile birlikte yapılacak doğa katliamının boyutunu. Hayır, hayır, bin kez hayır. Bu mantığa karşı olmak zorundayız. Ya bu mantığa karşı olacağız, ya da bu doğa bir süre sonra bizi hiç affetmeyecek.

III. Boğaz Köprüsü Meydan Savaşı: default.aspx?_mv=a&aid=1663